30 Nisan 2015 Perşembe
Sezai Karakoç
Baharı yaz uğruna tükettik, aşkı naz uğruna,
Ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna;
Derken ömrü tükettik, bir hiç uğruna...
Ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna;
Derken ömrü tükettik, bir hiç uğruna...
Melih Özyıldırım~
Sen gülüyorsun,
ben uzaya taşınmış oluyorum.
sen bir papatyanın,
biyolojiksel tanımısın.
ellerim kayboluyor, saçlarından
sanki Karadeniz gözlerin.
sen gülüyorsun,
ben uzayda kayboluyorum
bulutlara hasret, ay
saçların,
ellerin kayıp
arıyorum kör bir tırpanla
sen gülüyorsun,
ben kayboluyorum..
sen bir papatyanın,
biyolojiksel tanımısın.
ellerim kayboluyor, saçlarından
sanki Karadeniz gözlerin.
sen gülüyorsun,
ben uzayda kayboluyorum
bulutlara hasret, ay
saçların,
ellerin kayıp
arıyorum kör bir tırpanla
sen gülüyorsun,
ben kayboluyorum..
26 Nisan 2015 Pazar
Orhan Veli Kanık - Pazar Akşamları
Şimdi kılıksızım
Fakat borçlarımı ödedikten sonra,
İhtimal bir kat daha yeni esvaplarım olacak ve ihtimal;
Sen yine beni sevmeyeceksin...
Ve pazar akşamları,
Sizin mahalleden geçerken süslenmiş olarak,
Zannediyor musun ki;
Ben de sana şimdiki kadar kıymet vereceğim...
Fakat borçlarımı ödedikten sonra,
İhtimal bir kat daha yeni esvaplarım olacak ve ihtimal;
Sen yine beni sevmeyeceksin...
Ve pazar akşamları,
Sizin mahalleden geçerken süslenmiş olarak,
Zannediyor musun ki;
Ben de sana şimdiki kadar kıymet vereceğim...
Mevlânâ'nın Yedi Öğüdü;
1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Mevlânâ Celâleddin-i Rumi
Kendini niye yalnız hissediyorsun? Allah hiç yarattığı kulunu yalnız bırakır mı?
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi
Senin aşktan yana nasibin varsa; dokunsan da yanacaksın, dokunmasan da.İyi bil ki; bazıları hasrette yanar, bazıları da vuslatta...
Cenap Şehabettin
Neleri bilmediğini bilen çoktur, güçlük, neleri hiçbir zaman bilemeyeceğini bilmektir.
Nazım Hikmet RAN.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim. Dağlara çarptım her esişimde. Yollara küfrettim her gidişinde.
Büyüdükçe..
Büyüdükçe acıya tiryaki oluyor insan.
Ne çok insan buluyor,
Ne çok insan kaybediyor,
Büyüdükçe ne çok insan ölüyor
Hiç farkına varmadan...
Ne çok acıya batıyor daha diğerinden çıkmadan.
İşte bu yüzden
Büyüdükçe acıya da tiryaki oluyor insan..
Ne çok insan buluyor,
Ne çok insan kaybediyor,
Büyüdükçe ne çok insan ölüyor
Hiç farkına varmadan...
Ne çok acıya batıyor daha diğerinden çıkmadan.
İşte bu yüzden
Büyüdükçe acıya da tiryaki oluyor insan..
Albert Einstein
Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden..
Malesef..
Her şeyim hiçbir şeyim oldu artık, hiçbir şeyim ise her şeyim. Hiçliğin sonsuzluğunda derin mi derin bir çukur ve hatta kara delik oluyor hasretin. Durmadan kendi içime gömülüyorum; yırtık kolilere doldurup, durmadan kendi içimdeki çocuk mezarlığına taşıyorum düşlerimi! Hiçbir şey beni "hiçbir şeyin" korkuttuğu kadar korkutamıyor.
Nâbî - Kalmamış Gazeli
Gülistan-i dehre geldik renk tok bü kalmamış
Sayeendaz-i kerem bir nahl-i dilcu kalmamş
Sayeendaz-i kerem bir nahl-i dilcu kalmamş
Eylemiş derbeste dükkânın tabib-i rüzgâr
Hokka-i piruze-i gerdunda daru kalmamış
Hokka-i piruze-i gerdunda daru kalmamış
Teşnegânın çâk çâk olmuş leb-i hahişkeri
Çeşmesar-i merhametbe bir içim su kalmamış
Çeşmesar-i merhametbe bir içim su kalmamış
Kadrin anlar yok bilür yok her dür-i sencidenin
Çarsu-yi kabiliyyetde terazu kalmamış
Çarsu-yi kabiliyyetde terazu kalmamış
Ceyş-i gamden kande etsün iltica ehl-i niyaz
Kal’a-i hizmetde Nabî bürc ü baru kalmamış
Kal’a-i hizmetde Nabî bürc ü baru kalmamış
Bülent Parlak.
Sana yeniden dirilmiş annemi seyreder gibi bakardım
Çehremde bir sürü göz havari gibi, anons gibi, çarpıntı gibi
Roma yakılırdı yanımda dönüp bakmazdım; ilkçağ, ortaçağ ve sen
Cennetten mi emmiştin sütünü bu güzellik nereden??
Çehremde bir sürü göz havari gibi, anons gibi, çarpıntı gibi
Roma yakılırdı yanımda dönüp bakmazdım; ilkçağ, ortaçağ ve sen
Cennetten mi emmiştin sütünü bu güzellik nereden??
Didem Madak.
Benim bir köyüm olmadı.
Hiçbir şehir karlı sokaklarıyla bana
Pazen gecelik giymiş bir anne gibi sarılmadı.
İstanbul'u evlat edinsem
Benimsemezdi nasıl olsa otuz yaşında bir anneyi
Yüzyıllarca yaşamış bir çocuk olarak.
Mütemmim cüz olamadım hiçbir aşka Pollyanna
Bir kitaba bir cüz olamadım.
Yukarıdan aşağı, yedi harfli battal boy bir intiharı denedim.
Hiçbir bulmacayı tamamlayamadım.
Bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
Biri okşasam bir yumuşardı.
Bire “BiR” olamadım.
Hiçbir şehir karlı sokaklarıyla bana
Pazen gecelik giymiş bir anne gibi sarılmadı.
İstanbul'u evlat edinsem
Benimsemezdi nasıl olsa otuz yaşında bir anneyi
Yüzyıllarca yaşamış bir çocuk olarak.
Mütemmim cüz olamadım hiçbir aşka Pollyanna
Bir kitaba bir cüz olamadım.
Yukarıdan aşağı, yedi harfli battal boy bir intiharı denedim.
Hiçbir bulmacayı tamamlayamadım.
Bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
Biri okşasam bir yumuşardı.
Bire “BiR” olamadım.
J. Ender Can.
hikayenin başından sonuna doğru bakarsak
ben haklıyım
hikayenin sonundan başına doğru bakarsak
sen haklısın
ama birileri
hikayenin kalbinde duran insafla
ikimizin de yüzüne bakarsa
işte o an
aynı evi soyarken
yanlışlıkla birbirlerini bıçaklamış
iki hırsız kadar şaşkınız
farkında mısın?
ben haklıyım
hikayenin sonundan başına doğru bakarsak
sen haklısın
ama birileri
hikayenin kalbinde duran insafla
ikimizin de yüzüne bakarsa
işte o an
aynı evi soyarken
yanlışlıkla birbirlerini bıçaklamış
iki hırsız kadar şaşkınız
farkında mısın?
Bilmeni İsterim,
Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Hepsini sana yazıyorum.
-İlhan BERK.
-İlhan BERK.
24 Nisan 2015 Cuma
Hakan Günday.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Hatta yaşandığı gibi de değil.. Sadece hatırlandığı gibi.
..
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya.. En az erkekler kadar yani!
Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! İşte o zaman koca bir yumruk gelir, oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk acıtır canını. Gözleri buğulanır kadının sonra.
Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözlerinden; önce bir kaç damla, sonra bir yağmur seli.. Ve kadın ağlar; hem de çok!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin, giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yara. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadını kadın yapar.Her damla bir derstir.Çoğu insan “ağlama” der bilmezler ki yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerinde ki zehirdir onları öldüren.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler , yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Çok ağlayan kadınlar, biçok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki gerçekleri kabul etmeye daha az hayal kurmaya başlamıştır. Bilin ki artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
Çok ağlayan kadınlar , eninde sonunda kendilerine sarılırlar.
Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! İşte o zaman koca bir yumruk gelir, oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk acıtır canını. Gözleri buğulanır kadının sonra.
Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözlerinden; önce bir kaç damla, sonra bir yağmur seli.. Ve kadın ağlar; hem de çok!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin, giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yara. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadını kadın yapar.Her damla bir derstir.Çoğu insan “ağlama” der bilmezler ki yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerinde ki zehirdir onları öldüren.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler , yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Çok ağlayan kadınlar, biçok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki gerçekleri kabul etmeye daha az hayal kurmaya başlamıştır. Bilin ki artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
Çok ağlayan kadınlar , eninde sonunda kendilerine sarılırlar.
Ali Lidar
Bir insan nasıl sevilir hatırlamıyorum. Öğret bana. Tut elimden, gözlerimin içine bak, okula başlamış çocuğa alfabeyi öğretir gibi, kırk yıllık budiste namaz kılmayı öğretir gibi, sabırla öğret bana seni sevmeyi. Merhameti ve şefkati elden bırakma. Öyle bir bak ki bana, hırçınlığım gözlerinin buğusundan utanıp kendi kendini yok etsin…
Ve Ekledi Superman Samet:
Asim abi, teşekkür ederim her şey için. Aslında ben senin hayatını kurtarmış sayılmam. Ben sana kapıyı açmasaydım, bir başkası mutlaka açardı. Ama sen benim kapımı gelip çalmasaydın başka kimse çalmazdı. Anlıyor musun?
Sihirli Tiyatro'dan Alıntıdır.
Canım benim güzel insan büyüyorsun işte şu ne idüğü belirsiz zaman geçip gitse de.. Ölüm en acı fren sistemidir zamana karşı. Her şey durur “sen” dahil..
Yaşayabilseydim;
Ah bir yaşayabilseydimHiçbir şey olmamış gibiSeni hiç sevmemiş gibiYapabilseydim.Hiçbir şey olmamış gibiYaşayabilseydimKaranlığındaÇıkmazlarının..
Özdemir Asaf~
Ben sana hep üşüyordum,
çünkü kıştım..
Nakıştım, bakıştım..
İnkar etmiyorum da bunu..
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım..
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım..
çünkü kıştım..
Nakıştım, bakıştım..
İnkar etmiyorum da bunu..
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım..
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım..
İsmet Özel - Münacaat
Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu,
Kaldı bu silinmez yaşamak sucu üzerimde.
Bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbe'l Alemin,
Tütmesi gereken ocak nerede?"
Kaldı bu silinmez yaşamak sucu üzerimde.
Bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbe'l Alemin,
Tütmesi gereken ocak nerede?"
23 Nisan 2015 Perşembe
Doğru Bir Yaklaşım :)
Teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi bilmeyen insanlara hayatının tüm kapılarını kapatmaya "sağlıklı yaşam" denir.
Sezai Karakoç- Mona Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller...
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller...
Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur
Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
Kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz
Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için
Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için
Kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz
Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için
Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için
Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
Durmadan...
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
Durmadan...
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan
Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
Seni övdüğüm zaman,
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman..
- TOMRİS UYAR-
Seni övdüğüm zaman,
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman..
- TOMRİS UYAR-
Bir Ayrılış Hikâyesi
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
Ama nasıl,
Avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
Parmaklarımı kanatarak
Kırasıya
Çıldırasıya…
Ama nasıl,
Avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
Parmaklarımı kanatarak
Kırasıya
Çıldırasıya…
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
Ama nasıl,
Kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
Yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
Yüzde hudutsuz kere yüz…
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
Dudağımla, yüreğimle, kafamla;
Severek, korkarak, eğilerek,
Dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
Karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
Biliyorum:
Toprağın –yüzü güneşli bir ana gibi –
En son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
Saçlarım dolanmış
Ölmekte olan parmaklarına
Başımı kurtarmam kabil
Değil!
Sen
Yürümelisin,
Yeni doğan çocuğun
Gözlerine bakarak..
Sen
Yürümelisin,
Beni bırakarak…
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere…
Kapandı bir pencere…
AYRILDILAR…
En son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
Saçlarım dolanmış
Ölmekte olan parmaklarına
Başımı kurtarmam kabil
Değil!
Sen
Yürümelisin,
Yeni doğan çocuğun
Gözlerine bakarak..
Sen
Yürümelisin,
Beni bırakarak…
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere…
Kapandı bir pencere…
AYRILDILAR…
Nazım Hikmet RAN - Şükûfe Nihal Başar
Bazen...
Ve bazen ümidini kaybetmeden yeniden başlamak gerekir .
Beklersin belki gelir diye .
Belki sever yeniden diye .
Olmayacağını bilsen de beklersin .
Belkide kaderimde o yazıyordur da bu sadece bir imtihandır.
Senden vazgeçmedim çocuk .
Belkide birbirimizin kaderiyizdir.
Bekliyorum , bir müddet daha beklerim .
Ama o son ümidim de biterse , hiç olmamışsın farz ederim ..
Babamın küçük kızıydım ben..
Elimden tutup bakkala götürdüğü, şeker alıp mutlu ettiği küçük kızı. Küçücük bir kızdım ben kanayan dizleri olan. Yetmedi bana bu mutluluk. Hep büyümek istedim ve bir gün geldi büyüdüm... Babam artık elimden tutmuyor, şekerle alınacak bir gönlüm bile yok. İnsan kanayan dizlerini hiç özler mi? Ben özledim..
Günün Anlam ve Önemi Part-2
Kandilinizi tevhid-i imaniyye ve uhuvvet-i islamiyyete ittifagen tevazu ve telaifle tebrik eder, alem-i islamda malik-i ebediyyen saadet niyaz ederim.
Farsça Şiir
ياد دارى كه وقت آمدنت
همه خندان شدند تو گريان
آبچنان زى كه وقت رفتن تو
همه گريان شودن تو خندان
Yâdında mı doğduğun zamanlar;
Sen, ağlar idin; gülerdi âlem.
Bir öyle ömür geçir ki olsun,
Mevtin sana hande, halka mâtem...
(Hatırlar mısın; sen doğduğunda sen ağlıyordun; fakat herkes gülüyordu. Öyle bir ömür sür (hayat geçir) ki, ölümünde herkes ağlasın, bir tek sen gül!)
Yağmur Eşliğinde..
Hüzünlenmek için ideal bir akşam. Ayrılık kadar soğuk bir kış, dışarıda kar ve içeride kitap kahve seremonisi..
Sanırım Tüm Anneler Böyle :)
Anneme göre "tatil" demek; benim cam silmem, pasta-börek yapmam, yemek yapmam, bulaşık yıkamam, ütü yapmam ve daha nicesi demek, sanırım.
Ahmed Paşa
Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim..
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim..
~
Ben, yolda sevdiğim kediyi bırakıp giderken bile üzülüyorum. Siz, sizi seven insanları nasıl yarı yolda bırakıp gidebiliyorsunuz?
Bu Bendeki Aşk Olmasa..
Aşık Veysel evli olduğu zamanlarda eşi başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir.. Gece uyumak için yataklarına girdikten sonra eşi kalkar, bohçasını da aldıktan sonra pabuçlarını giyer ve ardına bakmadan kaçmaya başlar.. Biraz aradan sonra ayağına bir şeyin vurduğunu fark eder.. Pabuçlarını çıkarttığında gördüğüne inanamaz.. Aşık Veysel'in tüm parası oradadır.. Kaçacağını anlayıp sahip olduğu her şeyi eşine bırakmıştır.. Ayrıca parayla beraber bir kağıt bulur.. Ve o kağıtta şu yazar;
"Al bu para ananın ak sütü gibi helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme.. Bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa..."
"Al bu para ananın ak sütü gibi helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme.. Bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa..."
Günün Anlam ve Önemi;
Kardeşliğin daimi olduğu, sevgilerin birleştiği, dostlukların bitmediği mutlu, umutlu ve sevgi dolu, rahmetlerin yağmur gibi yağdığı "Regaip Kandiliniz" mübarek olsun. Aynı zamanda da gelecek tasarımımızın öznesi olacak olan ve varlığımızın yarınlara kalabilme umudunu muştulayan çocuklarımızın da: "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" kutlu olsun.
22 Nisan 2015 Çarşamba
#Şiir Bloggerda
Ama baharda ya da dışarda,
Sonsuz göğün altında,
Aşkın aşkla çarpımı,
Nedendir bilinmez,
Hep sonsuzdur.
Turgut Uyar
Sevmek Nedir?
Sevmek;
İnsanları, vatanı, çocukları, kadını...
Görmek;
Fakirleri, acizi, garibanı, haksızlığı...
Sabahattin Ali
Şiir
Şiir yürür, şiir sever, şiir içer mi ?
Şiir mi ?
Yürür de, sever de, içer de elbet.!
Edip Cansever
Bir Cemal Süreya Dizesi Gibisin Sevgilim;
Yaşlanıp öyle kol kola yürüyelim mi?
Ne de güzel yaşlanırsın sen..
Ne de güzel yaşlanırsın sen..
Fuzuli - Gazel
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı |
Şair Fuzuli
|
Turgut Uyar - Göğe Bakma Durağı
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideris
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kindini hatırlat
Durma göğe bakalım
Turgut Uyar
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideris
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kindini hatırlat
Durma göğe bakalım
Turgut Uyar
Fuzuli - Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.) Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..) Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su (Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana getirir.) Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su (Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.) Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su (Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.) Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su (Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki tüylere benzetemez. ) Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su (Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.) Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su (Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.) İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su (Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.) Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su (Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, sofular da kevser istiyorlar.) Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su (Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.) Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su (Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere bırakamam.) Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su (Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla sevgiliye su sunun.) Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su (Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi (yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından) kurtarabilir.) İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile Gül budağınun mizâcına gire kurtara su (Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.) Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su (Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.) Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su (İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.) Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su (Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su meydana çıkarmıştır.) Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su (Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.) Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su (Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.) Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su (Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb- ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su, düşmanına) elbette yılan zehrine döner.) Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su (Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.) Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su (Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.) Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su (Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da olsa o eşikten dönmez.) Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su (Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilirler.) Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su (Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.) Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su (Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.) Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su (Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner.) Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su (Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, (ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim.) Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su (Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde) sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su (damlası) gibi birer inci olmuştur.) Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su (Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su (gözyaşı) döktüğü zaman,) Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su (O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.) |
Şair Fuzuli
|
Ataol Behramoğlu - Sevgilimsin
Sevgilimsin, kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğim
Uçuruyorum seni çocukluğuna doğru
Kanatların yorulur, ter içinde kalıyorsun
Gece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsun
Her sabah el sallıyorum metalle karışmana
Sevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı
Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan
Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğim
Uçuruyorum seni çocukluğuna doğru
Kanatların yorulur, ter içinde kalıyorsun
Gece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsun
Her sabah el sallıyorum metalle karışmana
Sevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı
Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan
Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana
CEMAL SÜREYA - Sevgilim, Bir Günün..
Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Tirenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrrediğimi?
Geldiğimi?
Gittiğimi
Hadi!
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Tirenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrrediğimi?
Geldiğimi?
Gittiğimi
Hadi!
CEMAL SÜREYA - SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
Ahmet Hamdi Tanpınar - Bir Adın Kalmalı Geriye
Bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet
Bir adın kalmalı geriye
Bir de o kahreden gurbet
Sen say ki
Ben hiç ağlamadım
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi
Geceleri, koynuma almadım ihaneti
Ve say ki
Bütün şiirler gözlerini
Bütün şarkılar saçlarını söylemedi
Hele nihavent
Hele buselik hiç geçmedi fikrimden
Ve hiç gitmedi
Bir topak kan gibi adın
İçimin nehirlerinden
Evet yangın
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu
Evet nisyan
Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
Bu sevda biraz nadan
Biraz da hıçkırık tadı
Pencere önü menekşelerinde her akşam
Dağlar sonra oynadı yerinden
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
Sen say ki
Yerin dibine geçti
Geçmeyesi sevdam
Ve ben seni sevdiğim zaman
Bu şehre yağmurlar yağdı
Yani ben seni sevdiğim zaman
Ayrılık kurşun kadar ağır
Gülüşün kadar felaketiydi yaşamanınYine de bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet
Bir adın kalmalı geriye
Bir de o kahreden gurbet
Beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç..
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet
Bir adın kalmalı geriye
Bir de o kahreden gurbet
Sen say ki
Ben hiç ağlamadım
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi
Geceleri, koynuma almadım ihaneti
Ve say ki
Bütün şiirler gözlerini
Bütün şarkılar saçlarını söylemedi
Hele nihavent
Hele buselik hiç geçmedi fikrimden
Ve hiç gitmedi
Bir topak kan gibi adın
İçimin nehirlerinden
Evet yangın
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu
Evet nisyan
Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
Bu sevda biraz nadan
Biraz da hıçkırık tadı
Pencere önü menekşelerinde her akşam
Dağlar sonra oynadı yerinden
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
Sen say ki
Yerin dibine geçti
Geçmeyesi sevdam
Ve ben seni sevdiğim zaman
Bu şehre yağmurlar yağdı
Yani ben seni sevdiğim zaman
Ayrılık kurşun kadar ağır
Gülüşün kadar felaketiydi yaşamanınYine de bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet
Bir adın kalmalı geriye
Bir de o kahreden gurbet
Beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)