11 Mayıs 2015 Pazartesi



Hayatında insanları kaybetmeye o kadar alışıyorsun ki, bir zaman sonra doğru insan olsa da tahammül edemiyorsun.


Kişinin kendisiyle baş başa kaldığı zamanlara “duvar” denir.


Yüzün degil, hüzün gözükür bazen aynada. Çeki düzen veremezsin.


İnsan ilk başta ailevi yönüyle şanslı olmalı, eğer ilk adımda hayata bir sıfır geriden başlıyorsa, ileride toparlanması çok zor oluyor.
Güne kısa bir dipnot;
''Sizi yıpratan insanlardan sessizce uzaklaşın''
"Bilemezsin ki; belki de Allah bundan sonra daha güzel bir kapı açar."
/Talak Sûresi/
Herkes yalanlarıyla gelir, ben yine inandığımla kalırım.
Eskiden mavi panjurlu ev hayali kurardık. Ama şimdilerde ömrüm. Üç oda, bir yalnızlık içinde çürüyor..
Yarasının kabuğunu kendi tırnaklarıyla söküp atan biri ,kendi elleriyle göğüs kafesinden içeri aldığı birini yine kendi elleriyle çıkarıp atmayı bilir. Biraz kan kaybı her zaman olur, acısız iyileşme görülmemiştir.
Bu hayatı iki kelam ile özetle deseler;
"İnsanlar, hayal kırıklığıdır" derim. Ne eksik ne fazla. Hepsi bu..
Gülmek, çetin bir meseledir!
Benim hayatımda hiç bir şey hiç bir zaman kolay olmadı öyle. Hep mücadele etmek zorunda kaldım. Sevdiğim sevdiklerim yada sevenlerim için. Yaşamak için.Yalnızda devam edebilmek için. Yarım kalsam da çoğu zaman hiç vazgeçmedim. Bunun için yüreğim nasırlaştı yüzüm duvarlaştı. Duygularımı belli edemez oldum. Yada duygu nedir bilmez. Acımasız görüldüm hatta bazen katı. Birazda soyutlamış kendini. Ama bilmediler içimi.. İçim hala kırılgan benim. Hala var gözyaşlarım. Öyle dışımdan bilmediğiniz içime akan gözyaşlarım. Öyle gördüğünüz gibi değilim. Ağlayan bir çocuk var halen içimde. Her ne kadar gülsem de. Ağlayan bir çocuk var içimde ...


En güzel zamanlarımızı, haketmeyen insanlarla harcadık. Zararın neresinden döndük bilmiyorum ama bu bizi kurtarmadı.


Ben hala gülüp, oynayan çocukları görünce ileride nasıl üzüleceklerini düşünüp hayata ve insanlara kırılıyorum.
“İnsanlara inanmaya çalışmaktan yoruldum” diyen birini, yaşamak telafi edemez.
Dipnot: İnsanlar, hayal kırıklığıdır.
Bu yaşımda, kırk beşe merdiven dayamış gibi hissediyorum. Bedenimden önce ruhum gömülecek toprağa.


İçim sanki tüm insanlığın yükünü sahiplenmiş gibi ağır. Yalnızlıktan boşalırcasına hüzün dolu.
Güne kısa bir dipnot; Hayatı kolaylaştırmak istiyorsan, beklentilerini en basite indir.


Yüzlerce acı ve tek bir adam!
Boşuna yorulmayın tavana bakmak, hiçbir zaman göz yaşlarını engellemiyor..
Hayatımın özeti: düzeltilemeyecek kadar vahim bir anlatım bozukluğu..


Bizi anlamaları için daha kaç yüz yıl bekleyeceğiz? Her gün kaç kez kaybedip, kaç kez daha yenileceğiz?
Birikmiş kelimeler var solumda, kırgın.


Hissizleştik.Çünkü bağırmak isteyip bağıramadık. Sarılmak isteyip sarılamadık. Kırıp dökmek istedik ama sadece baktık. Ve tüm bunlar bizi böylesine hissiz yaptı.
Sigarayla akla gelen, külüyle yere düşer vesselam.
Zamanında kalbimde öyle değerli insanlar vardı ki, benliğimde hissettiğim.. Şimdilerde benliğimi dahi kaybettim. Bu aralar içim diriler mezarlığı gibi.. Zerre canım acımıyor...

8 Mayıs 2015 Cuma

Bir Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi olarak gecenin 02:38'inde oturmuş TBTK çalışıyorum. Kendimi tebrik etmek istiyorum. Kafamda Word'ler, Paint'ler..
Tam her şey tamam diyorum. Ders çalışma programı hazırlayacağım bu sefer gerçekten çalışacağım. Ama hiçbir zaman olmuyor. Yine çok üşendim..
Bir selam yeterdi çağırdı korkular la la laaa
Bırak vehmimde gölgeni. Gelme, artık neye yarar?
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi. Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Öyle ucuz ettiler ki her şeyi.. Sözü, saygıyı, erdemi! Ölümü bile kirlettiler!
Şifa sadece ilaçta aranmaz.
Kalbin kalbime yakınsa, ellerin ellerime uzanıyorsa bundan güzel şifa mı olur..
Aman ben burada kalsam sabahlara kadar hep yazsam ya keşke diyorum, sonra finaller aklıma geliyor. Neyse artık finallerden sonra..
Zaten başımıza ne geldiyse hep fazla değer vermekten geldi.

3 Mayıs 2015 Pazar

Aşk bir hafıza oyunudur,
önce unutan kazanır..


İnsan, insana ve tabiata dokundukça insan kalır!


Burda umutlar kelebeğin ömrü kadar...
Kimse dinlemek istemiyor. Herkes anlatma derdinde...


Yokken de sevilir mi insan, çok sevsem döner mi gittiği yerden...


Özlemimi anlatan en gizli kelimedir gözlerim...


Bir masaldık biz sevgili, dilden dile dolaşırdık bir zamanlar...


Bir ben var içimde, benden kaçmak üzere...
Kalk gönlüm kalk misafirlerimiz var. Gece takmış yine koluna hüzünleri şiir yazdırmaya gelmiş...
Kötülükten beslenerek vitamin alamazsınız...
Kendimi bazen ecza dolabı gibi hissediyorum :/

Masumiyet..


Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık, sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz..
Cemal Süreya
Dün görüşemedik.
İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi.
Ve üç yüzyıllık göresim geldi seni.
Cemal Süreya

2 Mayıs 2015 Cumartesi

Mutluluk da bir uyuşturucudur. Bu yüzden esas amaç mutlu olmak değil, benliğini uyuşturmaktır...

Bıraktığın kadar varım
Bıraktığın kadar yarım
Bıraktığın kadar yarın
Bıraktığın kadar ağrım...


Ya tam açacaksın yüreğini ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın ya siyahı ya beyazı seçeceksin!
Kıyıya vuran yorgunluklarımız tekrar denize karışarak son bulur!



İnsan, kendini korumaktan yorgun...
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsen diye, çok şeyin adı küçük yazıldı.
Cemal Süreya


Gitmesi gerektiği zamanı bilmeli insan. Ne erken, ne geç... Doğru zamanda gitmeli. Gitmekten korkmadan, aklı arkada bırakmadan...


Yağmurda uçmayı seven kuşlar şiir de yazabilirler!
Doğru yol, kendini kendin gibi hissettiğin yoldur.
Ya hayaller de biterse?
Cennet de cehennem de kişinin içinde. Uzağa gitmeye, göğe bakmaya gerek yok..
Rabbim beni bilir. Çünkü ben en uzağa sadece en yakınım için giderim.
Ve "çok geç"ten daha kötüsü yoktur aslında hayatta.
Sabahattin Ali.
Yalanlarla bir yere gidebilirsin, fakat geri dönemezsin!
Kavuşmak şart mı? Boşver bazı şeyler yokken de güzel..
Doruklara sevdalandım, ışığa doymak için..
Anlatamıyorum, dilimin ucunda intihar ediyor kelimeler...
Sen benim 26 Mayıs'ımsın. Sen benim baharımsın. Baharımın çimen gözlü yarisin.